Eski işyerinden bir arkadaşım bir şey anlatırken sık sık “anladın mı?” diye sorardı. Bazen konuyu net ve açık anlattığı için rahatlıkla anlardım. Bazen de o kadar karmaşık ve dolambaçlı anlatırdı ki anlamazdım.
Başlangıçta konunun benimle ilgili olduğunu ve onun anlattığı şeyi anlayacak kadar zeki olmadığımı düşünmüştüm bir müddet. Sonra Einstein’in şu sözüne denk geldim. “Bir şeyi 6 yaşında bir çocuğa anlatamıyorsanız, siz de anlamamışsınız demektir” .
Einstein elbette ki haklıydı. Bir konuyu dinleyicinin anlama ve kavrama seviyesini fark edip, onun anlayabileceği örneklerle anlatabilme becerisine sahip olmak çok özel bir yetiydi. Bu da konuyu ne kadar iyi anladığınız ve konunun detaylarına ne kadar hakim olduğunuzla birebir ilişkiliydi. Burada hemen Feynman tekniğini anmak gerekli.
20. yüzyılın en önemli fizikçilerinden Nobel Ödüllü Richard Feynman’ın adı ile anılan bu teknik, benzer bir teoriyi savunuyor. Elinize bir kağıt alın ve konuyu hiç bilmeyen birisine anlatır gibi anlatın. Eğer kesintisiz anlatabilirseniz, zaten siz de anlamışsınızdır. Böylelikle karşınızdaki kişiye ‘ben anlatıyorum ama sen anlamıyorsun’ etiketini yapıştırmanıza gerek kalmaz. Doğrusunu söylemek gerekirse de antipatik bir iz bırakmamış olursunuz.
